Kaygı bozukluğu

İnsanın bedensel ve ruhsal varlığını tehlikede görmesi sonucu yaşadığı huzursuzluk bireyde endişe ve korkuya neden olur. Ömrü tehdit eden gerçek tehlike karşısında hissedilen duygu kaygı olarak isimlendirilmektedir. Nedeni muhakkak olmayan, ortada hiçbir somut tehlike olmamasına rağmen kişinin yaşadığı huzursuzluk, tedirginlik hali ise telaş (anksiyete) olarak isimlendirilmektedir.
Kişinin o anki yaşantısında var olan dış tehlikeye karşı gösterilen, tehlike ile orantılı ve diğerlerince olağan karşılanan yansılar objektif (durumluk) korkudur, (korkudur). Kişinin daha evvelki yaşantılarından kaynaklanan, nedeni muhakkak olmayan öznel bir duruma ya da gerçekleşeceği ya da gerçekleşmeyeceği belirli olmayan belirsizliklerin olduğu durumlara karşı gösterilen reaksiyon nevrotik (sürekli) korkudur.
Korkunun ve endişenin yerleşmesinde, bakım verenlerin, çocuğun model aldığı yakınlarının, toplumsal etrafında var olan şahısların, öğretmenlerin, okul yaşantılarının ehemmiyeti büyüktür. Çocukluktan itibaren bireyler bir yandan ödül ve ceza yaklaşımı ile hissettikleri hisleri isimlendirmeyi öğrenirler. Yaşadıkları durumlarla ilgili fikir ve davranışlarını nasıl ve nerede tabir edebileceklerini ya da edemeyeceklerini, nasıl gözardı edeceklerini öğrenirler ve pekiştirirler. Etraflarında onların güvenliğini sağlamaktan sorumlu olan, bakım verenlerin inançsız ve çok telaşlı olması, çocukların var olan durumlardan daha fazla korkmasına, tasalarının daha çok artmasına; birebir vakitte fizyolojik ve ruhsal sıkıntıların artmasına neden olur. Bu yüzden çocukların, ergenlerin, hatta yetişkinlerin çok gerilimden, dehşet ve tasa verici durumlardan korunması gereklidir.

Share this content:

Yorum gönder